Ağız Kanseri
Ağız kanseri günümüzde birçok kişide rastlanılan, bilinen ama tam anlamı ile neye karşılık geldiği hakkında fikir edinilmeyen bir kanser türüdür. Genellikle erkeklerde kadınlara oran ile 2 kat daha fazla ortaya çıkmaktadır. Erken tanı ve tedavisi için ise kişilerin düzenli olarak doktora ve diş doktoru muayenelerine gitmesi gerekmektedir.
İçindekiler
Ağız Kanseri Nedir?
Ağız kanseri genellikle alt dudak ve ağız içerisindeki gırtlak, bademcik veya tükürük bezlerinin arkasında var olan kanserli hücreler olmaktadır. Günümüzde hastalarda en çok ortaya çıkmış olduğu bölge ise ağız ve dil tabanı olmaktadır. Hemen hemen kişilerde görülen ağız kanserlerinin tümü ağız, dil ve dudakları kaplayan mukoza alanındaki çok katlı olan yassı bir bölge olan ve epitelyum adı verilen skuamoz hücrelerinden kaynaklanmaktadır. Bunun sonucunda ise kişilerde görülmektedir.
Ağız kanserinin tedavisi ve tanısı ise genellikle KBB uzmanları veya Baş Boyun cerrah alanında uzmanlığı olan kişiler tarafından yapılmaktadır. Tanısı konulduktan sonra ise kanser durumuna göre birçok tedavi uygulanarak kişinin eski sağlığına kavuşması amaçlanmaktadır.
Ağız kanseri günümüzde birçok kişi tarafından görülmeye başlanmaktadır. Bu da kişilerin bu kanser çeşidinden nasıl korunması gerektiği hakkında bilgi edinmesini doğurmaktadır. Ağız bölgesinde oluşacak kanserden korunmak için ise şunların yapılması gerekmektedir;
- Sigara, alkol veya uyuşturucu gibi kişilerin vücut sağlığını olumsuz etkileyerek kanser yapıcı maddelerden uzak durulması gerekmektedir.
- Erken tanı ve tedavi için düzenli bir şekilde doktora ve diş muayenelerine gidilmesi gerekmektedir.
- Ağızda mevcut bir yara oluşumunda geçmemesi durumunda alanında uzman hekimlere başvurulması gerekmektedir.
- Ağız bölgesinde beklenmedik bir şekilde uyuşmaların ve kasılmaların ortaya çıkması.
- Ağız bölgesinde beyaz veya griye dönen dokuların ortaya çıkması.
- Dil bölgesinde ve çevresinde parlak lekelerin gözle görülür bir şekilde artması.
- Yaraya neden olabilecek diş ve protezleri tedavi edilerek ağız kanseri olmaktan korunmaktadır.
Ağız kanseri tütün, alkol veya diğer birbirine bağlı faktörler ile ortaya çıkabildiği gibi aile içerisinde kanser öyküsünün olması da ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Kişilerden kanser öyküsünün olmasının yanı sıra kötü bir beslenme şeklinin olması, kötü yaşam koşullarında hayatına devam ettirmesi ve sağlıklı hayat sürdürmeden yoksun olması durumunda ise kişilerin ağız kanserine yakalanma riskini oldukça yüksek olmasını sağlamaktadır. Bu da kişilerin tedavi aşamasını oldukça zor bir şekilde atlatmasını sağlamaktadır.
Ağız Kanseri Belirtileri
Ağız kanseri doğru tanı yöntemleri için alanında uzman kişiler tarafından belli başlı tetkikler yapılarak tanı koyulmaktadır. Ama şüphelenme aşamasında ise genellikle ağız içerisinde; dudakta beyaz veya kırmızı lekelerin oluşması, yaraların artması ile ortaya çıkmaktadır.
Ağız bölgesinde oluşan beyaz lekelere tıbbi olarak lökoplaki olarak adlandırılmaktadır. Kırmızı lekelere ise eritrolökoplaki denilmektedir. Kırmızı lekeler yani eritrolökoplaki ise kanserleşme riski daha yüksek olan lekeler olarak bilinmektedir.
Diğer ağız kanseri belirtileri ise şunlardan oluşmaktadır;
- Ağız içerisinde veya dudak bölgesinde beklenilen sürede iyileşme göstermeyen yara çeşitleri.
- Sürekli olarak kanayan ve iyileşmeyen yaralar.
- Sebepsiz bir şekilde diş kayıplarının ortaya çıkması.
- Kişilerin yutkunma esnasında güçlük çekmesi.
- Boyun bölgesinde ele gelen şişlik veya kitle gibi oluşumların ortaya çıkması.
- Ağız bölgesinden kulağa şiddetli bir ağzının vurması ağız kanserinin sıklıkla görülen belirtilerinden olmaktadır.
Ağız Kanseri Tanı Yöntemleri
Ağız kanseri günümüzde tütün ve alkol kullanımının artması ile birlikte birçok kişide görülmeye başlamıştır. Ancak gelişen teknoloji ile birlikte de hem tanı yöntemleri hem de tedavi yöntemleri oldukça gelişmektedir. Her kanser türünde bulunduğu gibi ağız kanserinde de kişilerin ağız içi ve dudak alanlarında erken tanı konulması tedavilerden en yüksek verimi almasına yardımcı olmaktadır. Bu yüzden de kanserin en erken evrede tanısının konulabilmesi için düzenli olarak doktorlara giderek check-up yaptırılmalı ve diş doktorlarında gerekli olan bütün ağız bakımlarının belli düzene ile yaptırılması gerekmektedir.
Ağız kanserinin tanı yöntemlerinde KBB uzmanları veya Boğaz Boyun alanında uzman hekimler ağız içi, dil, yanaklar, diş eti veya ağız tabanı gibi bütün bölgelerde olmaması gereken yara veya şişkinlik tespit etmesi durumunda biyopsi yapılmasını istemektedir. Biyopsi ile alınan doku örneği ile de bölgenin kanserli olup olmadığı hakkında bilgi edinmektedir. Kanser hücresi olması durumunda ise iyi veya kötü huylu karakter gösterdiğine göre de tedavi yöntemini uygulamaktadır.
Biyopsi esnasında ise kişiler genellikle alınacak olan dokunun büyüklüğüne göre lokal veya genel anestezi almaktadır. Alınan doku mikroskoplar altına incelenmekte ve kanser hücresi konulduktan sonra tümörün yaygınlığı tespit edilmektedir. Yaygınlığının tespiti ve herhangi bir işlem yapılması durumunda diğer organlara ne kadar zarar vereceği ise yeni tetkiklerin yapılması ile ortaya çıkmaktadır.
Hekimlerin ağız kanseri tanısından emin olmasından sonra ise tedavi planını yapabilmeleri için kişilerin laboratuvar tetkikleri, direkt grafiler, bilgisayarlı tomografi ve endoskopik muayeneler gibi birçok tetkik sonuçları olması gerekmektedir. Tetkikler, erken tanı ve doğru tedavi yönteminin seçilmesi durumunda ise kişiler %90 oranında iyileşme sağlanmaktadır.
Ağız Kanseri Tedavi Yöntemleri
Ağız kanseri tanısının koyulması ile birlikte kişilerin ilaçlı tedaviye yani kemoterapi görmeye başlamaktadır. Bu da kişilerin kanser hücrelerinin çoğalmasına ve diğer organlara zarar vermemesini sağlamaktadır. Ancak kemoterapinin yanı sıra kanser hücresinin durumuna ve ilaçların kişilerin bünyesinde oluşturabileceği yan etkilere göre cerrahi veya radyoterapi gibi tedavi yöntemleri de kullanılmaktadır.
Kemoterapi genellikle kişilerin saç dökülmesi, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozulmalar, bulantı, kusma veya halsizlik gibi birçok yan etkinin ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Bu yüzden de her kanser evresinde kullanılmamakta ve her hastada etki gösteren bir yöntem olmamaktadır. Diğer ağız kanseri tedavi yöntemleri ise şunlardan oluşmaktadır;
Cerrahi Olarak Yapılacak Olan İşlemler
Ağız bölgesinde oluşan kanserli hücrelerin veya tümörün komşu alanlardaki dokulara da zarar vermesi ve bunlar ile birlikte çıkarılması durumunda lenf benzerinin temizlenmesi gerekmektedir. Bu yüzden de cerrahi operasyonlara başvurulmaktadır.
Cerrahi operasyonlar ile tümörün temizlenmesi ile birlikte kişilerin o bölgede doku ödemi ve şişkinlik ile karşılaşması sıklıkla beklenen bir sonuç olmaktadır. Bu durumun iyileşmesi ise bir hafta kadar sürmekte ve uzun süreli süreçte ise belli diyet programlarına uyarak hayatını devam ettirmesi gerekmektedir. Cerrahi işlemler sonrasında hastanın durumu yeniden değerlendirilerek kemoterapi veya radyoterapi gibi alanlarda tedaviye devam edip etmeyeceği hakkında karar verilerek tedavi süreci tamamlanmaktadır.
Radyoterapi İle Yapılacak Olan Tedaviler
Teknolojinin gelişmesi ile birlikte ortaya çıkan bu yöntem kişilerin kanserli doku olan bölgeye yani ağız veya boğaz bölgesine yüksek enerjili ışınların uygulanması ise ortadan kaldırılmasını sağlamaktadır. Bu tedavi yöntemi ile kanser hücrelerinin yayılımının önüne geçilmesi beklenen bir yöntem olmaktadır. Ancak bu tedavinin uygulanması için kanser dokusunun ne kadar büyük olduğu ve yerleşim yerinin ne denli riskli olduğu göz önüne alınarak uygulanmaktadır.
Radyoterapi sonrasında kişilerde genellikle diş kayıpları, ağız bölgesinde kuruluk, boğazda ortaya çıkan ağrı, diş etlerinde oluşan kanamalar, çene eklemlerinde oluşan sertlikler, koku ve tat kaybı, ciltte yanıklar ve ağız içi yaralarının iyileşme sürecinde gecikmeler gibi yan etkiler ortaya çıkmaktadır. Bu yüzden de tedavi sürecinde hastanın ağız bakımına ciddi bir şekilde özen göstermesine ve gerekli tedavilerini aksatmadan yapması gerekmektedir.